15 Haziran 2012 Cuma

Sevilmek ya da sevilmemek,işte bütün meselem bu

Merhabalar  dostlar,düşmanlar -her neyseniz işte. Saat sabahın 7'si olup -hayır erken kalkmıyorum tatlım.ben DİREK uyumuyorum- yapılabilecek tüm mantıklı seçenekleri eledikten sonra,ki buna my little pony izlemek de dahil, sıkılıp bir şeyler yazmaya karar verdim.
Tüm gün bunu bekliyordunuz zaten dimi? Vuhuu~ - Herneyse.
Bugünkü konumuz: Arkadaşlar. (Tomodachi desuu >o<)



Özellikle şuan sahip olduğunuz ergen yaşantınızda,arkadaşlarınız, zamanınızın ve ilgi alanlarınızın %95'ini oluşturan kişi yahut kişiler topluluğudur. Bilimsel konuşma zırvalığını geçersek, neredeyse ailenizden bile fazla iletişiminizin olduğu bu insanlar hayatınızda gayet önemli bir noktadadırlar.
Fakat bunun bir üst mertebesinde bir de "dostlar" denen bir kategori bulunur.Acep nedir bu "dostlar"?
Dostlar normal arkadaşlıklar değildir.Arkadaşınızı tanırsınız,onlarla arada dışarıya çıkar,güler, anlık komik zamanlar yaşarsınız. Uğraş gibi bir şeydir arkadaşlıklar, fakat yine de ince iplik üzerindedirler.Her an her şeyin     kopabileceği gibi,arkadaşlıklarda da bu olasılık dikkate alınmalıdır.
Dostluksa,dediğim gibi,bundan biraz daha farklıdır.Dostunuzu sadece tanımaz,onun içini dışını bilirsiniz-yani..el verdiği kadar. Dışarı çıktığınızda yaşadıklarınız anlık değil bir ömür boyu hatırlanır. Dost dediğiniz insana kötü bir şey olmasını istemezsiniz.Olunca da,gerçekten üzülürsünüz.Ama GERÇEKTEN,GERÇEKTEN ÜZÜLÜRSÜNÜZ.Dostluk kardeşliktir.Bambaşka,ulaşılması güç bir seviyedir.Kazanılması güç olduğu gibi,kaybetmesi de güçtür.
Tamam,herkesin bildiği şeyleri söyleyerek şuan fazlaca zeka belirtisi gösterdiğimin farkındayım. Ama biraz daha katlanmanızı rica edeceğim.
Günümüz yaşantısında,çoğu şeyin sahte olduğunu düşündüğüm gibi,etiketlerin de şakkadanak yapıştırılabilindiğinin farkındayım. Tahmin edilebileceği üzere arkadaşlıkları hakkında şikayet eden bir sürü kişi var.Normal tabiki bunlar,ama aralarından birkaç tanesini çekip çıkardığımda tahammül edemeyeceğim şeyler de var. Çıkıyor biri "Çok kıskanıyor beni Güzin Abla yhaa" diyor, gidiyor biri "Sürekli arkamdan konuşuyor" diye çemkiriyor.Biri ikiyüzlülük yapıyor,biri yalan söylüyor,biri aşağılıyor,biri çalıyor...Baya baya çeşidi var yani yav.
İnsan olduğumuz için böyle şeylerin gayet normal olduğunu bir kez daha söylesem de,yine de Cadılığım tutuyor,sinir oluyorum.
Arkadaşınızla aranızda abzürd şeyler yaşanıyor olabilir,ama eğer çözüme ulaşmaya çalışmıyor ya da siz de yardım edip fedakarlık yapmıyorsanız,lütfen gidip de "Dostum o benim" demeyin.


Kelimeleri ağızdan çıkarmak fazla kolay.Dilin dişin bi iki hareket yapıyor,nahan bitiyor iş. O kelime çıksın da,yükü,anlamı hiç mi hiç düşünülmüyor.
Yav bir kere,kıskanmak,arkasından konuşmak,çalmak filan nasıl bir şeydir anlamıyorum.Oğlum sen o insan evladını kardeşin yerine koymadın mı,kardeşinin arkasından böle saçma şeyler yapılır mı.Ha benim de küçük bir kardeşim var,öyle oturtabiliyorum o yüzden senaryoyu.Ben gitsem o 5 yaşındaki çocuğu kıskansam,ona küfretsem,kırsam onu neye yarayacak.Hem de ne yaparsam yapayım o bana hala karşılıksız bir sevgi gösterirken...
Bu nedenle sizden ricam,en azından sahip olduğunuz ilişkiyi doğru adlandırmanız.Dostluk öle sihirli değnekle alabileceğiniz bir şey değil,edebi olacak ama,gülmekle beraber ağlamanın,kavganın,kucaklaşmanın bulunduğu acı-tatlı bir yoldan geçerek kazanabileceğiniz bir şey.

(Biz dostuz.Sen gülersin,ben gülerim.Sen ağlarsın,ben ağlarım.Sen köprüden atlarsın,ben botuma binip gerizekalı k*çını kurtarırım.)


  
(Normal bir arkadaş yağmurda size şemsiyesini uzatır.Ama en iyi arkadaş şemsiyenizi alır ve "Koş a*k koş!!" diye bağırır.)

O kadar konuştun,küfrettin bize,sen ne halt ediyorsun peki? diye soracaksınız.
Sormasanız da ben sordunuz varsayıyorum.
Valla doğru konuşuyım,ben de pek bilemiyorum.Baştan diyeyim ben balık burcuyum arkadaş.İşte sevgiye aç,sevdiğine de öyle pis yapışan,öyle ki insanı gösterdiği ilgiden bıktıran,sevgi sülüğü bir yaratığım yani.
Böyle dediğime yine bakmayın, fazlacana da soğuğumdur aslında. Öyle insanların vakit geçirmek istediği bir tip değilimdir, çünkü genelde az insana kendimi açarım. Suskun,hareketsiz,boş boş bakan biriyim,dost dediğim insanların sayısı da bir elin parmaklarını geçmez.
İşte dostlar bu kadar az olunca,hepsine düşen sevgi ve ilgi miktarı da biraz fazla oluyor tabi.
Şayet yine de,ilk tanıştığımız zamanlarda gösterdiğim ilgi miktarı şuana denli daha az.Ha o ilgi hala içimde var mı var,ama gösteriyor muyum... Eskisi gibi değil.
Neden,nasıl böyle oldu bilmiyorum.Birkaç ay öncesine kadar dostlarımdan birinin üzerine fazla düşmemden dolayı -abi ben harbi fazla düşerim.Yemin ederim küfredip kaçacak seviyeye gelirsin- onu biraz bunalttım ve tartışmaya başladık.Annem "Kavgalar hep olur.Eğer dostluğunuz sürecekse kavgadan sağ çıkarsınız;ha eğer çıkamazsanız,hayatınızda yaşayacaklarınızın yanında sadece minicik bir kavga dostluğunuzu bitirecekse,o zaman  zaten dostluğunuz sürmeyecek demektir.Aslında arkadaşınla ilişkini sınamak için iyi bir test." diyince,ben de onu biraz rahat bırakmaya karar verdim.Ama malın tekiyim ya,orta seviyeyi genelde bulamam ben.Yaptıklarım ya maximum ya da minimumdur.Öle olunca kıza direk soğuk davranmaya başladım, eski halimden eser kalmadı.
Bu seferde eskisinden daha iyi durumda değildik.Yine soğuk davrandığım bir günde,dostum sıcakkanlı davranıyordu.Kontrolümü kaybetmemeye çalışıp elimden geldiğince az gülümsüyordum,başka türlü "üstüne düşmeme" olayını beceremiyordum çünkü.Duygularımı tamamen dondurmazsam işe yaramıyordu.Ama o gün,dostuma gerçekten kötü bir şey oldu.Yine tanrıya şükür sıyırdı,hiçbir şey olmadı.Fakat o an yaşadığımı,hissettiğimi bir ben bilirim.
Kelime anlamıyla perişan oldum,pestilim çıktı,yıkıldım,harap oldum,geberdim,süründüm ne derseniz deyin.Ağlamaktan gözlerim şişti yaratığa döndüm. O an anladım ki,sevgiyi göstermenin gerçekten zamanı yoktu.Zamanımız sandığımızdan da azdı,ve her an her şey olabilirdi.
Ben şahsen bunun bana bir ders vermek için yaşandığına inanıyorum,siz tesadüf ya da kaza diyebilirsiniz.
Bu düşünce kafama yerleşse de döngü başka şekillerde tekrarlanıyordu.Ben sevmek,sevgimi göstermek,gösterdiğim sevgiyi de almak istiyordum.Gerçek sevgi karşılıksızdır mal diyceksiniz, e mantıklı.Ben  de zaten öyle olduğunu düşünüyorum,ama inanın bana,bir süre sonra karşılıksızlık sizi öyle bir acıtıyor ki,gerçekten karşılık verilmesi için yakarıyorsunuz.Gerçi kim bilir belki de kendi yollarıyla karşılık veriyorlar,ama göremiyorum işte.MALIM DİYORUM ALOO!?
Yalnız gören de sevgilimden bahsediyorum sanacak. O kadar mı tırsınç konuşuyorum ;A;
Şu sıralar da baya tartışıyoruz.Fakat genelde nedeni de benim.İçimi açsam,sevgi patlamasından ev belki de şehir havaya uçacak.Hayır belki abartıyorum ama gerçekten sevgi yaratığıyım ben.O kadar aciz,o kadar muhtacım ki.Açgözlüyüm bildiğin. Hani hiç sevgi görmemiş çocuklardan,insanlardan olsam neyse.Ailesine,dostlarına bişe olmuş,hiç ilgi görmemiş biri olsam neyse.Ama değilim,alakam yok,fakat yine de  içimdeki dürtüye engel olamıyorum.
İşte içimi açsam böyle olacak,ama açamıyorum.Belki de korkuyorum.Şuan bile ailem dışında kimsenin vereceğim sevgiye eş değerde karşılık vereceğini sanmıyorum.Eş vermelerine de gerek yok aslında,ama anlamıyorum yetmiyor ki işte anacım.



Geçenlerde artık kafayı yiyip köpek istemeye başladım. Dedim kimse beni benim onları sevdiğim gibi sevmeyecek,ailemi desen,onları göremiyorum.Babam desen çalışmaktan yüzünü göremem,annem desen frekansımız ayda yılda bir tutar,kişiliğime tam zıt biri zaten.Kardeşimle de 10 yaş fark var be abi, olmuyor bir şekilde.Öyle olunca dedim köpek mal bir hayvan,böyle dili dışarda,ortalıkta koşturan,sürekli sevgi ve ilgi isteyen.Aynı benim gibi...Belki o benim açlığıma son verir.
Böyle kurdum kafamdan edebi romanı gittim babama,bakamazsın evladım dedi.Umutlarım söndü benim.

Şuan da asabi,uyduruk bir tipim.Eskisi gibi mutlu değilim.Dostlarımla eskiden yaptığımız konuşmaları  okuyup,videoları izleyip hüzünleniyorum.Bir şeylerin eskisi gibi olmadığının bilincinde, dostluğum bitecek korkusunda,mal mal yaz tatilimi sabahlayarak geçirip sonra da tüm gün uyuyorum.Hepsiyle konuşmak,eskisi gibi gülmek istiyorum.Ama sonra bunun gerçekleşmeyeceğini düşünüp vazgeçiyorum.Hepsini çağırır gibi yapıp,sonra geri fırlatıyorum.Kendimden uzaklaştırıyorum.Belki de kendi sonumu hazırlıyorum.
Siz ergenlik,şizofrenite,açgözlülük diye adlandırabilirsiniz.Ben artık ad bile koyamıyorum.
Bana ve dostluklarıma ne olacak bilmiyorum.Ama eğer bu yazının sonuna gelebilmişseniz,size diyeceğim şudur.Eğer sevginizden eminseniz,onu göstermekten çekinmeyin.Asla ertelemeyin. Benim kadar salak değilseniz,karşılık beklememeye de alışın.Sadece sevmek size yetsin. Ve size gösterilen sevgiden de emin olun,onu görebilmeyi,zor anlarınızda hatırlamayı bilin.
Eğer yapabilirsiniz,lütfen bi ara drama kraliçesi kılıklı bana da öğretin.Çünkü ben şuan gerçekten mallık ediyorum.

Yazımı size çok sevdiğim bir mangayı önererek kapatıyorum.İki oğlanın dostluğunu anlatan bir manga.Gerçekten çok seviyorum,ve onlara bir şekilde çok özeniyorum.Umarım siz de seversiniz.
http://greyismanga.com/manga/chapter000/page-00 buradan başlayabilirsiniz.

Dostlarınızla kalın~



DİPNOT:Abi çok ergen kılıklı bi yazı oldu bu ya ;A; Naptım ben