6 Eylül 2012 Perşembe

Bir bilgisayarın hüzünlü vedası... Ha bir de yeni bölüm =w0


Yalnız ben ilk bölümü koyduğumda kendi kendime "Her xxx günü düzenli olarak koyacağım ;W; İşte başladık,her şey iyi gidecek VUHUU O YEA BEYBİ! *gangnam style*" yapıp da bir ay boyunca yeni bölümü koymayı unuttum asldkalşdsadsdl *shot dead*


Hani amacım nedir çakamadım aslında ._. Şuan bölüm olarak süper ileri bi yerde sayılmasam da sonuçta bölümler uzun oluyor ve en azından iki haftada bir yüklesem filan işler oturur ama...dur bi dakka ne? Bi ses duydum sanki.Ana seyirciden geliyor. Ne diyolar la bunlar. Ahh evet.


Eğer hiç bir halt hatırlamıyor ve kendinizi üç vodka dikip hafıza kaybı yaşamış gibi hissediyorsanız çözüm kolay! İşte bir önceki bölüm:

Hala saçmalıyorum..Yapıştırın suratıma lan valla yapıştırın *dışk dead*


2
“Kimlik”

Nightlion

Yatağıma uzanmış cenin pozisyonunda yatıyordum. Güneş batmak üzereydi ve odam turuncu, kırmızı ve sarının bin bir çeşit rengine bürünmüştü. Düşünmek bu aralar en çok yaptığım şey olduğu için başıma ağrılar girmeye başlamıştı. Artık geleceğim nasıl olacak diye düşünüyordum, onu her gün görüp de ona nasıl karşı koyacağım?

Yatağımdan kalktım ve bir ağrı kesici içmek için yatağımın 3-4 metre sağındaki masama kadar yürüdüm. Masamın üstünde duran hap kutusundan bir Novargin alırken gözüm siyah kapaklı bir ders kitabına ve onun yanında duran notu önceden verilmiş raporuma kaydı.

Hapı ağzıma atıp boğazımdan geçirmeye çalışırken kitabı ve eski ödevimi alarak yatağıma geri oturdum.

Son birkaç aydır roman niyetine bunları okuyordum, tekrar tekrar hem de. Ödev ne olduğumuzu, kim olduğumuzu bize öğreten Ölüm Bekçisi Dersi içindi. James’in ölümünün bana verdiği şok ve korkuyla kim olduğumu ve ne diye bu işi yaptığımı kendime hatırlatmak için en az 100 kere okuduğum raporumu bir kez daha yüksek sesle okumaya başladım.

“Ölüm bekçileri tarihin başlangıcından beri var olmuştur. Var olmasına olmuşlardır ama toplumun her zaman onlarla birlik içinde olduğu pek doğru bir tanım değildir. Tarih boyunca çeşitli isimlerle anılmışlardır: Bazen “Tanrı’nın Sağ Kolu” olmuşlardır, bazense “Şeytan’ın Arakçısı”.Medeniyet geliştikçe ”Hades’in Hizmetkârı” da,”Anubis’in Çocukları” da denilmiştir onlara. Zamana göre gelişmişlerdir, zamanı özümsemişlerdir. Fakat adı ne olursa olsun Ölüm Bekçisi’nin amacı kalıcıdır: İnsanlığın ortaya çıkması çok önceden görülen yobazlığını, kibrini, pis işlerini engelleyecektir. Ölüm Bekçisi insanı doğru yola sevk etmek için var olmuştur, onun Cennet’in kapılarına bir adım daha yaklaşmasını amaçlar. 

“Ölüm Bekçisi” adı eski mitolojide geçen Ölüm Tanrılarını gözlemlenerek konulmuştur. Buna göre özet olarak bakıldığında bu Tanrılar kişiye öldüğünde rehberlik etmektedir. Ölüm Bekçisi de bunu yapar: İnsanı düzeltir, rehberi olur ve onu ne pahasına olursa olsun korur.”

Bu satırları okurken kendime hâkim olamadığım bir duygu hissediyordum: Nefret.

Bir şekilde bencil olmak istemiyordum ama elimde değildi:
Biz neden bu sefil yaratıkları düzeltmek için hayatımızı tehlikeye atıyorduk ki?

Yani, teknik olarak eşit haklara sahip olmamıza rağmen, biz neden onların koruyucusuyduk, neden onlara hizmet ediyorduk? Sahip oldukları onlara neden yeterli gelmiyordu? Bitmek bilmez açgözlülükleri ne içindi? Kendilerini içten içe öldürdüklerini göremeyecek kadar kör müydüler, yoksa bu riski alacak kadar aptal mı?

İkisi de diyebiliriz sanırım ha?”

Aniden irkildim. Ses solumdan gelmişti. Kumral saçlı, gotik ve apaçık giysili bir kız bacak bacak üstüne atmış, kollarını göğsünde kavuşturarak koltukta oturuyordu. Kat kat kesilmiş saçlarından bazıları yüzüne düşüyordu. Kehribar gözleri ve buğday rengi bir teni vardı. Dudaklarını hafifçe bükmüş, sorunun cevabını merakla bekliyor gibi duruyordu.

Ona bezgin bir ifadeyle bakıp üfledim.

Karşımda duran kız bendim.

“Nesin sen, şapkadan çıkan tavşan mı? Her seferinde ödümü koparıyorsun.”

Kız koltuktan kalktı ve yatakta karşıma oturdu. Ne zaman ortaya çıksa ödüm kopmaktan başka söyleyemeyecek kadar kibar olduğum şeylere de karışıyordu.

Alay edermişçesine gülümsedi.

“Dikkat et. Kendi kendine konuşanlara ne derler bilmiyor musun?”

“Şahsen ben gerçekten kendi kendime konuştuğum için bunu delilik olarak adlandırmazdım ama…” diyerek bezgin suratımı kâğıda geri indirdim.

“Hem tam zamanında geldin. Ben de senin olduğun bölüme gelmiştim.” Dedim ve kâğıdı yeniden okumaya başladım.

“Fakat elbette Ölüm Bekçisi’nin insanı düzeltmesi için önce kendi kendini düzeltebilmesi gerekir. Bu da ona bahşedilen yegâne yeteneklerden ilkidir: Bir Ölüm Bekçisi kötü ve karanlık düşünceleri ruhuna saklayabilir ve bu düşünceleri sakladığı ruhunu da görebilir. Ayrıca eğer kendisi ve karşısındaki kişi de uygun bulursa,2 veya daha fazla Ölüm Bekçisi birbirlerinin ruhunu görebilme yetisine sahiptir.”

“Ahh ah, şu eski 'Ruh Görebilme' yetisi. Kabul etmek lazım, siz ne ucubik yaratıklarsınız böyle?”

“Dedi, kendisi tam bir madde bile olamayan ve ancak bir hayalet kadar işleve sahip olan ruh.” diye karşılık verdim. Biraz bekledikten sonra da ekledim. “Hem ayrıca potansiyel bir gramer katledicisi.”

Gözlerini devirdi. “Hı hı, evet evet, sen duvardan geçemediğin için beni kıskanmaya devam et. Kapıya muhtaç bir yaratık olduğunu kabullenememen ne kadar da üzücü.” diyerek yapmacık bir şekilde olmayan gözyaşlarını siliyormuş gibi yaptı.

Güldüm. “Kapının nesi kötü ki, beni daha az ucubik yapmıyor mu sizce de, Bayan Arinna?”

 Sözlerime karşılık Arinna da sırıttı ve abartılı bir nefes aldıktan sonra sordu:

“Hey, bizim yakışıklı geri döndü ha?”

Yüzüm asıldı ve başımı eğdim. Konuya 1080le girmişti.

“Her an bana kendimin tam zıttı olduğunu hatırlatmak zorundasın değil mi?”

“Teknik olarak bu elimde değil. Hem senin zıddın olsam da ben senim, senle aynıyım ama senle aynı değilim.”

“Vay canına… Önce komedyen, şimdi de filozof. Biraz hızlı gitmiyor musun?”

“Hey,kes şunu da anlat işte olanları!”

“Ve şimdi de ısrarlı bir muhabir.”

“Nightlion!!!!”

Güldüm ve yüzüm yeniden karardı. İç geçirdim.

“Ne bekliyorsun ki. Geri geldi. Hortlamadı ve ne bir Jameskenstein ne de bir mumya: Bildiğin kanlı canlı James işte. Pek bir ayrıntı yok. Her şey eskiden olduğu gibi.”

“Hımm mantıklı… Ama dur yok, bir dakika. Bu resimde bir eksiklik var.” Diyerek ellerini bir kamera merceğiymiş gibi yüzüme tutarak uzaklaşıp yakınlaştırdı.

Eureka!Suratın asık ve seni mutlu etmek için peşinde sünepe gibi dolaşan bir çocuk eksik.Hımm neydi adı ??” Bir cevap arıyormuşçasına parmağını yanağını vurdu. “ ‘Salak’ la başlayıp ‘James’ le bitiyordu.”

Sinirli sinirli baktım. “Sana nasıl geliyor bilmiyorum ama sevdiğim adama karanlık ruhum olarak da bilinen kendim tarafından sövülmesi bence pek hoş bir duygu değil. Ve hatırlatmama gerek var mı,azıcık saçma oluyor hani!!”

“Aha! Biliyordum! Onu hala seviyorsun!”

“Sanki bilmiyorsun.BEYNİMİN İÇİNDESİN BE KADIN !!”

“Olsun. Sesli dile getirilince daha da haklı hissediyorum. Hem Tanrı aşkına, o çocuğu niye sevdiğini hala anlayamıyorum. Kesinlikle benim tipim değil.” İğrendiğini belirtmek istediğinden işaret parmağını ağzına götürüp kusarmış gibi yaptı.

“Normaldir. Benim tam tersim gibi düşündüğüne göre. Hem iyi de o zaman bu mantığa göre Damon senin için mükemmel eş olmuyor mu?” Kaşlarımı gıcık bir şekilde kaldırıp indirdim.

“Tatlım, o bir sersem. Sana kısaca özetlersem: James’den de ruhundan da bize hayır yok. Denizde yeni ufuklara açılmalısın. Şu geçenlerde hava grubuna katılan kızıl saçlıya ne dersin? Ruhu da baya bir karizmatik benden söylemesi. Çifte randevu yaparız !”

İnanamayan gözlerle ona baktım.”Arinna, GEÇEN DERSTE NEREDEYSE BİR ÇOCUĞU BOĞUYORDU! KASITLI OLARAK!”

Mest olmuş bir gülümsemeyle elini yüzüne yelpaze yaparak cevap verdi “Tanrım, çok tahrik edici…”.

Gözlerimi devirdim ve o kendi kendine fantezi kurarken kâğıdın geri kalan kısmını da içimden okumaya koyuldum.

  Ölüm Bekçilerinin başka bir tanımlayıcı özelliğiyse sol kollarında bulunan dövmeleridir. Bu dövmeler bekçi doğduğundan beri onunla birliktedir, fakat ortaya çıkması için bekçinin 9-10 gibi yeterli olgunluğa erişebilecek bir yaşa ulaşması gerekir. Bekçilerin dövmeleri onların kontrol düğmeleri olarak iş görür denebilir: Onları zafere ulaştırabilir, ya da yıkımla beraber ölüme sürükleyebilir. Bu yüzden bir bekçinin savaşta duygularını ve güçlerini kontrol etmeyi iyi öğrenmesi gerekir.

  Bekçilerin refleks ve kas sistemleri normal insanlara göre biraz daha üstündür. Ayırıcı özellik dövüş anında gerçekleşir; bekçi kolunda bulunan dövmeye göre dövüş teknikleri kazanabilir ve genelde kafasında bulunan strateji ve dövüş tekniği kolunda bulunan dövmeye bağlıdır.
 Şayet ki Ölüm Bekçisi ne kadar bu ayrıcalıklı yapıya ve güce sahip olsa da hükmettiği son şey elementlerdir. Bekçinin dört elementten hangisine hükmedeceği dövmesinin çıkış zamanına kadar belirsizdir.

İşte şu an da Ölüm Bekçisi eşsiz donanımıyla 21. Yüzyılda insanlığı hala kollamakla yükümlüdür. Fakat bunu geçmiş yüzyıllarda yaptığından farklı olarak, şimdi “evrensel bir ajan” niteliğindedir. Dünyanın önde gelen güvenlik kurumlarına yardım eder ve insanı koruma görevini sürdürür.

Çünkü Ölüm Bekçisi insan içindir. İnsan için var olmuştur ve de onun için yok olacaktır.



Nehehe bölümü çok dötten kestim .w."

Yalnız bitiriş cümlesi yakıyo ha... Allahım. Bir yıl önce yazdığım şeyleri daha sık gözden geçirmeliyim.

Arinnaaaa why are u so mean to James!!1! lşkdalşskd Öle işte yav ne diyim ._. Pek dolu bir bölüm değil. Ayriyeten boğazım yanıyir ;_; Vuhuhuu kafiye yaptım sanki. 

Bence ben gidiyim .-. Hedin baay baay!



5 yorum:

  1. Döverim lan seni. En iyi kısımlarında kesip durma şunu olm!!!! Ama şükürler olsun ki Ölüm Bekçisinin ne olduğunu öğrendik, tanrığğğm bende ölüm bekçisi olmak istiyorum fahfbgvjahvfa!!!!!! ve Arinna, bebeğimsin!
    Ve evet, insan aylar önce yazdığı bölümü açıp okuyunca kendinden soğuyor, biliyorum o duyguyu ._. O kadar saçmalamışım ki bazı yerlerde, hayattan, var olma sebebimden soğuyorum yemin ederim. Ama ne kadar düzeltçeeğm o kısımlar yaeee desem de tınladığım yok .__.""

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En iyi kısım mı? Hani, nerde ;w;"
      Seni de yaparız gülüm dert etme skşasldk Şu cips paketlerinden filan kalma dövmeler var bende onlarla geçinirik bir güzel U.U Arinna öle kaltak baya ama iyi niyetlidir kuzum söver öyle o.o" Hoşuna gittiyse sevindim ama ;w;
      Değil mi yav ._. Diyorsun "nayır bunu ben yazmış olamam MONTAJ BUE!" ama öyle değişmiyor gerçek ;_; Ki ben direk değiştiremiyorum yazılıp bitmiş şeyi ellemekten nefret ettiğim için. O şekilde kendime küfrederek devam ediyorum falan .__.

      Sil
  2. "Çünkü Ölüm Bekçisi insan içindir. İnsan için var olmuştur ve de onun için yok olacaktır." uuuu çok fena bir cümle kesinlikle .w.
    Arinna gibi bi kankim olmalı yaa .w. Kız biraz sadist sanki ehehe tam benim tipim UwU
    Bölümün uzun olması da iyi oldu ya .w. He bi de ölüm bekçisi kurgunu da sevdim .u. Hayal gücün yakıyoğğğ hanny TwT

    YanıtlaSil
  3. Ehehe elimden geleni yapıyorum ;w;"
    Herkese bir Arinna lazım anacım U.U Gerçi baya sinir bozucudur kendisi ._. .A.
    Emin misin ;_; Ben genelde çok uzun yazdığım için herkes küfrediyo ve okumaya üşeniyo diye düşünüyorum da
    Vihieeğgh çok teşekkür ederim TTATT ;3;

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olsun ya ben uzun yazıları seviyorum ;___;
      he bi de bi şey değil ;w;

      Sil